Star
Paylaşımcı
- Katılım
- 11 Ekim 2025
- Konular
- 45
- Mesajlar
- 275
- Tepkime puanı
- 232
- Şehir
- Çanakkale
Bugün 28 Ekim, bir bekleyişin eşiğindeyiz. Yarın ise, 29 Ekim 1923'ün kutlu yıl dönümü... Yarın, sadece takvimde bir gün değil, bir milletin küllerinden yeniden doğduğu o destansı anın sonsuzluğudur.
Karanlığın en yoğun olduğu demlerde, Anadolu'nun kalbinden fışkıran o sönmez ışık... O gün, tarih yeniden yazıldı:
Bir ulus, yedi düvele karşı iradesini haykırdı.
Bir çağın hükmü sona erdi, yepyeni bir medeniyet çağı başladı.
Ve dünya, Türkiye Cumhuriyeti adında, onurlu bir devletin kuruluşuna saygıyla eğildi.
O günün seheri, Anadolu topraklarına sadece bir güneş değil, ebedi bir umut getirdi. O umut; genç kızların ufuklara kilitlenen bakışları, anaların dualarındaki güç ve kahraman askerlerin çelikleşmiş cesaretiydi.
“Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.”
Ve ardından asırlık bekleyiş son bulur, en muhteşem an gelir:
Cumhuriyet ilan edilir!
Meclis salonu, sevinç gözyaşları, zafer alkışları ve geleceğe dair inançla dolup taşar.
Artık bu aziz vatanda,
Hiçbir ses haksızlığa boyun eğmeyecek,
Hiçbir alın köleliğe eğilmeyecek,
Zira en yüce emir şudur: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Cumhuriyet, kâğıt üzerindeki bir kelime değil, bir milletin özgürce yaşama sanatı, varoluşunun en zarif biçimidir.
Cumhuriyet, aydınlık bir geleceğin kapısıdır:
Cumhuriyet, çağlar boyu susturulmaya çalışılmış bir halkın, bütün dünyaya karşı: "Ben de varım ve kendimi yöneteceğim!" deyişidir!
Atamızın bize bıraktığı bu felsefe, bir emanetin ötesindedir:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Bu büyük eser, her Türk ferdinin kalbine mühürlenmiş, kutsal bir anddır.
O, sadece cephelerin yenilmez komutanı değildi; O, bir milleti uçurumun kenarından alıp, modern bir geleceğe taşıyan büyük bir fikir adamıydı. O, bir meşaleydi, bir kılavuzdu.
Anıtkabir'in manevi huzurunda yankılanan adımlarımız, her 29 Ekim'de tazelediğimiz şükranımızın ifadesidir.
Ey Yüce Atatürk! Bize bıraktığın bu en büyük bayramı, Cumhuriyet'i, aklımızın ve ruhumuzun rehberi yapacağız. Söz veriyoruz: "Sönmeyecek bu ışık. Yükseldikçe yükselecek!"
Bugün, Cumhuriyetimizin doğum gününe son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yarın sabah, güneş doğduğunda...
Evlerimizde ve gönüllerimizde al bayraklar ihtişamla dalgalanacak.
Çocuklarımızın sesinden çıkan marşlar, gökyüzünü yırtacak.
Caddeler ve meydanlar, kırmızı-beyaz bir onur denizi gibi coşacak.
Ve yurdun dört bir yanında, tek bir sesle haykırılacak:
Gözlerimizde hem atalarımıza karşı duyulan minnet, hem de geleceğe duyulan sarsılmaz bir gurur olacak. Çünkü biliyoruz ki: Bu toprakların her bir zerresi, özgürlüğün en ağır bedeliyle sulanmıştır.
Bugün hazırlık, yarın ihtişam!
Hazırlayın bayraklarınızı,
Açın kalplerinizi,
Çünkü yarın, bu milletin en şanlı doğum günü!
Yarın, bir millet yeniden doğacak,
Gökler kırmızı-beyaza boyanacak.
Marşlar yükselecek zaferle,
Her kalpte Atatürk yankılanacak.
Yarın, çocuklar gülecek,
Kadınlar özgürce yürüyecek.
Her sokakta bir ses yankılanacak:
“Ne mutlu Türküm diyene!” diyecek.
Cumhuriyet, bir bayram değil sadece,
Bir halkın onurudur, sarsılmaz kaderidir.
Yarın 29 Ekim,
Bu milletin kalbidir, ebedi nefesidir.

Son düzenleme:

