Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Depremin 3 veya 4. gününde Kahramanmaraş Elbistan’a yardıma gitmiştim. Gördüğüm manzara beni çok etkilemişti. Hava aşırı soğuktu. Ben Karadeniz’de 3-4 derecede hasta olan biriyim, deprem bölgesine gittiğimde oranın psikolojisiyle mi bilmiyorum ama -10 -15 derece soğukta hasta olmamıştım.
Sabah 7’de uyanır akşam 7’ye kadar yardımlara devam ederdik. Genellikle yaptığımız iş gelen tırları yönlendirmek, malzemeleri depoya boşaltmak, yardıma gelenleri koordine etmek ve deponun içinde malzemeleri gıda, giyim, hijyen gibi çeşitlerine göre ayırarak dağıtımı kolaylaştırmaktı. Çok koordineli bir iş oldu. Çoğu zaman açlık nedir hissetmedim bile. Diyorum ya büyük ihtimalle psikolojik bir durumdu.
Adıyaman, Hatay, Adana, Malatya’da kendisi veya ailesi yaşayan arkadaşlarımdan sürekli haber almaya çalışıyordum. Ulaşabildiklerim durumun ciddiyetini anlatıyordu. Adıyaman’da yaşayan arkadaşımın farklı zamanlarda söylediği 2 sözü hala kulaklarımda çınlıyor:
“Ne olur buraya da yardıma gelin”
“Vefat eden yakınlarımızı römorklarla alıyoruz, taşıyoruz.”
Çaresizliği o an hissettim.
Yıkık, dökük binalar, sokaklarda kötü koku, insanların sokakta ateş yakarak ısınma çabası, bir yanda enkaz kaldırma çalışmaları…
Ve orda görev yaptığım süre boyunca artçı depremler devam etti. Çok etkilendiğim bir süreçti. Görevden döndükten sonra uzun süre doğru düzgün yemek yemedim, televizyon izlemedim, sosyal ortamlardan uzaklaştım.
Anlatması zor, depremi yaşayana ve yakınlarını kaybedenlere çok çok zor…
Bazı acılar zamanla geçmez.
6 şubat depremi ülkece yaşadığımız en kötü olaydı.
Allah bir daha yaşatmasın vefat eden tüm kardeşlerimiz için Allah'a rahmet eylesin Mekanları cennet olsun inşallah
UTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ
Bugün, yüreklerimizde tarifsiz bir acı bırakan, "Asrın Felaketi" olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümü...
O gece yaşanan sadece bir deprem değildi. Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen büyük deprem, aziz milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini aldı. Tüm dünya, insanlığın ve dayanışmanın büyük bir sınav verdiği bir geceye şahit oldu. Milletimiz, benzerine az rastlanan bir dayanışma ile tüm dünyaya örnek oldu.
Millet olarak depremin yaralarını hep birlikte sardık. Devletimizin seferber ettiği imkanları ve birlik ruhumuzla asrın felaketini asrın dayanışmasına dönüştürdük.
"Atalarımız inşâ etmiyorlardı, ibâdet ediyorlardı; çünkü taşa bile sirâyet etmesini istedikleri sağlam bir ruhî değere sahiptiler." sözüyle Ahmet Hamdi Tanpınar, ecdadımızın zaman ve coğrafi sınırların çok ötesine geçen mimari anlayışını çok net ifade etmektedir. Mühendisi de, mimarı da yetiştiren bizleriz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin ışığında yetkin ve erdemli nesiller yetiştirmek ve avuçlarımız içinde tuttuğumuz evlatlarımıza yurdumuzu en güzel haliyle teslim etmek için durmadan çalışacağız. Öyle bir coğrafya inşa edeceğiz ki evlatlarımız yurdumuzda güvenle yaşayacaklar. Her daim ahlak sathında birleşen, görevini en iyi şekilde yapan nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin yegane amacıdır. Eğitim yolunda yapılması gereken her şeyi yapma konusunda gayret göstermek, bizim bu güzel vatana borcumuzdur.
Yaralar bir olunca, beraber olunca, kardeş olunca sarılır. Rabbim birlik ve beraberlik içinde zorluklarımızı kolaylıklara tebdil eylesin, vatanımıza bir daha böyle büyük bir afet yaşatmasın.
Bu duygularla, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yıl dönümünde, böyle acıların ülkemizde ve dünyada bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, depremlerde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Asım SULTANOĞLU
Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü
Yayın Tarihi: 05.02.2025