MAYDONOZ
Üye
- Katılım
- 14 Temmuz 2025
- Konular
- 10
- Mesajlar
- 108
- Tepkime puanı
- 219
- Şehir
- İstanbul

Gözün Kusursuzluğu Bir Mit mi?
İnsan gözü, yüzyıllar boyunca "yaratılışın mucizesi", "kusursuz bir optik yapı" ya da "evrimle açıklanamaz bir komplekslik" örneği olarak lanse edilmiştir. Özellikle zeki tasarım savunucuları, göz gibi karmaşık organların evrimle açıklanamayacağını öne sürerek bunu bir "kanıt" olarak sunmuşlardır. Ancak biyoloji bilimi geliştikçe, bu tür iddiaların bilgi eksikliğinden kaynaklandığı ve gözün de diğer tüm organlar gibi evrimsel bir geçmişe sahip olduğu netleşmiştir.
İnsan Gözü Kusursuz Değildir
Gerçekte insan gözü, optik anlamda ciddi kusurlara sahiptir. Örneğin:
- Görme siniri retina önünden geçer ve bu nedenle gözümüzde kör nokta vardır.
- Gözümüz, ışığı doğrudan alan fotoreseptörleri değil; ışığın içinden geçmesi gereken sinir ağları ve damarlarla kaplıdır. Yani görüntü, adeta "çamurlu bir camın" ardından gelir gibi iletilir.
- Bazı deniz canlılarında, bu sinir yapısı tersine yerleşmiştir. Örneğin ahtapotların gözlerinde kör nokta yoktur çünkü sinirler arkadan bağlanmıştır — daha verimli bir tasarım.
Bu bile tek başına, gözün “kusursuz yaratılmış” bir yapı olmadığını, adaptasyonlar ve rastlantısal mutasyonlarla bugünkü halini aldığını gösterir. Evrim, mükemmel olanı değil; yeterince iyi olanı üretir. Doğada işler böyle yürür.
Mantis Karidesi: Görmenin Şampiyonu
İnsan gözü, üç tip koni hücresi sayesinde kırmızı, yeşil ve mavi ışığı algılayabilir. Ancak mantis karidesi (Stomatopoda), tam on iki farklı fotoreseptör türüne sahiptir. Bu sayede sadece bizim göremediğimiz ultraviyole ışığı değil, polarize ışığı dahi algılayabilir. Bizim için “şeffaf” olan bazı yüzeyler, mantis karidesine adeta neon ışıklar gibi görünür.
Bu canlıların gözleri, bağımsız hareket edebilen üç parçaya sahiptir. Yani her gözle derinlik algısı yapılabilir. Üstelik üç parçalı yapısıyla her bir göz, aynı nesneye üç farklı perspektiften bakabilir.
Ve dahası: İnsan beyni, renkleri ve formları analiz etmek için karmaşık sinyaller gönderip veri işleme sürecinden geçerken, mantis karidesinin gözü bu analizleri direkt gözde yapar. Bu, hem enerji verimliliği hem de tepki süresi açısından muazzam bir avantaj sağlar.
Evrimin Gözle Görünen Kanıtı
Doğadaki göz çeşitliliği evrim teorisinin en güçlü kanıtlarından biridir. Basit ışık algılayıcılardan (örneğin deniz salyangozlarında) başlayıp, karmaşık mercekli göz yapılarına (insan, kartal, ahtapot vs.) kadar uzanan geniş bir evrimsel yelpaze vardır. Mantis karidesi gibi örnekler ise, evrimin yönünün "insana doğru" değil, çevresel gereksinimlere göre şekillendiğini açıkça gösterir.
Biz insanlar, kendimizi doğanın zirvesine koymaya bayılırız. Ancak gerçek şu ki, doğada "en iyi" değil, "ortama en uygun" olan hayatta kalır. Gözümüz, bugüne kadar hayatta kalmamız için yeterli olmuştur — ama en iyi olmak zorunda değildir. Ve çoğu zaman da değildir.