Voidspire_X
Üye
- Katılım
- 23 Ağustos 2025
- Konular
- 83
- Mesajlar
- 105
- Tepkime puanı
- 1,206
- Şehir
- İzmir
Yeni bir araştırma, Dünya'nın ve Samanyolu'nun yaklaşık 2 milyar ışık yılı genişliğindeki uçsuz bucaksız bir kozmik boşlukta yer aldığını öne sürüyor. "Büyük Patlama'nın sesi" olarak da bilinen baryon akustik salınımları (BAO'lar), bu düşük yoğunluklu kabarcık teorisini destekliyor
Hubble Gerilimi ve Yerel Boşluk Teorisi
Hubble Sabiti (H0), evrenin ne kadar hızlı genişlediğini ölçen temel bir değerdir. Ancak bilim insanları, bu sabiti iki farklı yöntemle ölçtüklerinde farklı sonuçlar elde ederler:
Erken Evren Ölçümleri:
Evrenin ilk dönemlerinden kalan Kozmik Mikrodalga Arka plan Işıması (CMB) verilerini kullanarak yapılan ölçümler, Hubble Sabiti için daha düşük bir değer verir (yaklaşık 67 km/s/Mpc).
Geç Evren Ölçümleri:
Bize yakın galaksilerdeki süpernovalar gibi kozmik göstergeler kullanılarak yapılan ölçümler ise daha yüksek bir değer verir (yaklaşık 74 km/s/Mpc).
Bu iki değer arasındaki fark, modern kozmolojinin en büyük problemlerinden biridir ve "Hubble Gerilimi" olarak adlandırılır.
Yerel boşluk teorisi bu problemi çözmek için öne sürülmüştür.
Bu teoriye göre, Samanyolu Galaksisi yaklaşık 2 milyar ışık yılı genişliğinde olan ve etrafındaki bölgelere göre çok daha az galaksi içeren devasa, boş bir uzay bölgesinde (yerel boşluk veya KBC boşluğu) yer almaktadır.
Bu boşluğun dışında daha yoğun ve daha kalabalık galaksi kümeleri bulunur. Bu yoğun bölgelerin kütle çekimi, bizden daha uzaktaki galaksileri kendilerine doğru çeker. Bu çekim, bizim geç evren ölçümlerimizde bu galaksilerin gerçekte olduğundan daha hızlı hareket ediyor gibi görünmesine neden olur.
"Baryon Akustik Salınımları (BAO'lar)" veya "Büyük Patlama'nın sesi" ise bu teoriyi destekleyen kanıtlardan biridir. BAO'lar, erken evrendeki madde yoğunluğundaki dalgalanmaların izidir ve evrenin genişleme hızını anlamamıza yardımcı olur. Bu dalgalanmaların desenleri, yerel boşluk teorisinin öngördüğü gibi, bizim bölgemizde daha düşük bir madde yoğunluğu olduğunu göstermektedir.
"kozmik kabarcık" terimi popüler bir basitleştirmedir. Aslında biz, evrenin geniş ve boş bölgelerinden birinde yer alıyoruz ve bu konumumuz, evrenin genişleme hızını ölçme yöntemlerimizi etkiliyor olabilir. Bu konu, astrofizikçiler arasında hala aktif olarak tartışılan ve araştırılan bir konudur.

Hubble Gerilimi ve Yerel Boşluk Teorisi
Hubble Sabiti (H0), evrenin ne kadar hızlı genişlediğini ölçen temel bir değerdir. Ancak bilim insanları, bu sabiti iki farklı yöntemle ölçtüklerinde farklı sonuçlar elde ederler:
Erken Evren Ölçümleri:
Evrenin ilk dönemlerinden kalan Kozmik Mikrodalga Arka plan Işıması (CMB) verilerini kullanarak yapılan ölçümler, Hubble Sabiti için daha düşük bir değer verir (yaklaşık 67 km/s/Mpc).
Geç Evren Ölçümleri:
Bize yakın galaksilerdeki süpernovalar gibi kozmik göstergeler kullanılarak yapılan ölçümler ise daha yüksek bir değer verir (yaklaşık 74 km/s/Mpc).
Bu iki değer arasındaki fark, modern kozmolojinin en büyük problemlerinden biridir ve "Hubble Gerilimi" olarak adlandırılır.
Yerel boşluk teorisi bu problemi çözmek için öne sürülmüştür.
Bu teoriye göre, Samanyolu Galaksisi yaklaşık 2 milyar ışık yılı genişliğinde olan ve etrafındaki bölgelere göre çok daha az galaksi içeren devasa, boş bir uzay bölgesinde (yerel boşluk veya KBC boşluğu) yer almaktadır.
Bu boşluğun dışında daha yoğun ve daha kalabalık galaksi kümeleri bulunur. Bu yoğun bölgelerin kütle çekimi, bizden daha uzaktaki galaksileri kendilerine doğru çeker. Bu çekim, bizim geç evren ölçümlerimizde bu galaksilerin gerçekte olduğundan daha hızlı hareket ediyor gibi görünmesine neden olur.
"Baryon Akustik Salınımları (BAO'lar)" veya "Büyük Patlama'nın sesi" ise bu teoriyi destekleyen kanıtlardan biridir. BAO'lar, erken evrendeki madde yoğunluğundaki dalgalanmaların izidir ve evrenin genişleme hızını anlamamıza yardımcı olur. Bu dalgalanmaların desenleri, yerel boşluk teorisinin öngördüğü gibi, bizim bölgemizde daha düşük bir madde yoğunluğu olduğunu göstermektedir.
"kozmik kabarcık" terimi popüler bir basitleştirmedir. Aslında biz, evrenin geniş ve boş bölgelerinden birinde yer alıyoruz ve bu konumumuz, evrenin genişleme hızını ölçme yöntemlerimizi etkiliyor olabilir. Bu konu, astrofizikçiler arasında hala aktif olarak tartışılan ve araştırılan bir konudur.
