Ölüm nedir?

Afacan15

Paylaşımcı
Katılım
9 Ekim 2024
Konular
64
Mesajlar
735
Tepkime puanı
1,028
ÖLDÜĞÜN GÜN

Ölen bir cenazenin arkasından biz öyle
bir hale geldik ki; ACIMIZI YAŞAYAMIYORUZ .
Gelene gidene hizmet edip, ölenin nasıl öldüğünü(!) anlatmaktan.. Hatta iki ara
bir derede iki gıybetin belini kıran ve uzun zamandır birbirini görmeyip cenaze günü
inceden ince sohbet kaynatan akrabadan..
Yanyana izdihamla oturup cenaze
kalkmadan ikram bekleyen komşulardan..

Dert ettiğinden değil de, sırf merakını
tatmin için cenaze sahibini konuşturanlar..
Ahhh o pideler, illa kıymalı olmalı helva
öyle kavrulmaz! İçine çam fıstığı da
atılmalı..

Ölenin kıyameti kopmuş arkada
dulu yetimi kalmış kimin umurunda?..
İlk perşembesi, yedisi, kırkı, elli ikisi.
40'ı okutulurken bi sarma sarılmazsa
konu komşu ne der?..
Tavuk yerine kırmızı et koyulursa
bir de aman aman.. O tabaklar
nasıl gururla taşınır!..

Hanımlar!
Ne kadar çirkinleştik farkında mısınız?😔😔

Bir de son moda olarak kokulu taş tespih mıknatıslı magnet dağıtma çılgınlığı başladı
ki, dağıtmayanı dövüyorlar desem
abartmış olmam.

Yahu İNSAN ÖLMÜŞ İNSAN...!!
Belki kabirde kemikleri birbirine geçti
azaptan, sen onun adına kokulu taş
dağıtarak sevap mı umuyorsun
ey kardeşim...

Kim soktu bu çirkin işleri bizim fıtratımıza? Nasıl ölüm gibi ciddi bir işi
şaklabanlık malzemesi haline
getiririz?..

Hele mevlid kreasyonu şıklık yarışına hiç girmiyorum. Nerde ne altını varsa takmış
evin içinde topuklu terlikle geziyor
bir de elinde gülsuyu..

Yahu adam ölmüş adam!
Nerede acıyı paylaşmak, derde derman olmaya çalışmak.?
Cenazelerinizi festivale döndürdünüz
farkında değilsiniz.

Kaldi ki, nerde cenaze sahibine saygı
duymak ve insanları rahat bırakmak?
Evden ölüden önce pide lahmacun
yemek kokuları çıkıyor..
Cenaze sahipleri uyuşmuş bir vaziyette gelenlere tabak taşıyıp hizmet ediyor..
Ben bunu kabul edemiyorum dostlar!
Bu işleri siz başlattınız, bitirecek
olan da yine sizlersiniz...🤲🏻🤲🏻♥️♥️♥️

Dünyaya çok meyletmememek lazım ,
Nasibin yoksa mezar taşında adın bile olmuyor...
 
Ölüm ve ayrılık kardeştir..
Birini toprak alır,
Diğerini hayat,
Biri miadını doldurur.
Diğeri,ömrünü soldurur,
Seçtim zannettiğin bir kader
Herşeyini alır elinden,
Velhasıl,geriye bir acı kalır
Birde telafisi olmayan pişmanlıklar,,

Unutma can içim 🥀
Herkes bir gün gider...🥀. 1000007530
 
DOSTLARIM

Neden beni getirip, teneşirde soydunuz ?
Arkasından yıkayıp, bir tabuta koydunuz ?
Neden toplandı bugün, burada bunca kişi ?
Bir yanlışlık olmalı, anlamadım bu işi !..

Niçin bağlandı çenem?.. Bu kefen neyin nesi ?
Söyleyin!. Gerçek midir, duyduğum salâ sesi ?
Ne işim var ki benim, bu musalla taşında ?
Oysa olmam gerekir, işlerimin başında...

Yoksa bu yaptığınız; bir oyun , bir şaka mı ?
Tadında kalsın artık, bırakın şu yakamı.
Ya sen, hoca efendi!. Oyuna dahil misin ?
Ben nasıl ölürüm ki; bu kadar cahil misin ?

Yoksa kim olduğumu, sen de mi bilmiyorsun ?
Bir özür dileyip de, kendine gelmiyorsun ?
Haberin var mı benim, şöhretimden, şânımdan?
O derin mafyadaki, büyük itibarımdan?..

Belki merak edersin, ünvanımı rütbemi;
Ulemâ susta durur, bir giyersem cübbemi.
Bana yakışıyor mu, burada böyle yatmak ?
Sanki ölmüşüm gibi, omuzlarda tur atmak ?..

Lütfen, hoca efendi, sürdürme şu oyunu;
Benim gibi bir kurda, güldürme şu koyunu..
Hele, şu cebindeki, telefonu bir ver de;
Bak nasıl açılacak, kapılar perde perde...

Şu gördüğün hüzünlü maskelere aldırma;
Onlara inanıp da, sakın namaz kıldırma.
Duydum ki; işgüzarlar, mezar bile kazmışlar.
Görüyorsun ya hocam, bunlar hepten azmışlar...

Kaldır artık tabutun, kapağını üstümden;
Sıkılmaya başladım, şu dikişsiz kostümden.
Aklını kullan hocam!.. Ben sözümü tutarım;
Seni Ulu Cami'ye imam bile atarım...

Karar ver de bu işi, tatlıya bağlayalım;
Maaşına ilâve , bir katkı sağlayalım.
Bu kadar şaka yeter, beni artık salıver;
İlk taksitin yerine, şu zarfı da alıver...

>>>>>KONUŞMA SIRASI İMAMDA<<<<<

Dinle ey âciz mevta!. Bu konuşan hocadır;
Gördüklerin ne şaka, ne de kandırmacadır.
Sağlığında ''yobaz'' der, beni hep küçümserdin;
Şimdi ne oldu sana, hocaya postu serdin ?..

Uyan artık ey mevta!. Sen öldün.. Sağ değilsin ;
Çırpınışın boşuna, o dik başın eğilsin!.
Bu tabutlara daha, ne şöhretler girecek,
Neler gördü bu hoca, daha neler görecek...

Bekliyor Münker Nekir, şimdi seni mezarda;
Rüşvet müşvet geçmiyor, gideceğin pazarda.
Bu dünyada put yaptın, şan ,şöhreti, parayı;
Az sonra göreceksin, orda akla karayı.

Gelecek kulağına, önce şöyle bir hitap;
''Duymadın mı dünyada , Kurân diye bir kitap?''
Duydum desen bir türlü, duymadım desen yalan
Kurtarır belki seni, mafyadan arta kalan...

Gerçekleri bu fakir, böyle getirdi dile,
Bilirim.. Bu satırlar, anlayana çok bile.
Uzatıp bozmayalım, şiirin kıvamını;
Herkes kendi getirsin öykünün devamını...

Cengiz Numanoğlu
 
ÖLDÜĞÜN GÜN

Ölen bir cenazenin arkasından biz öyle
bir hale geldik ki; ACIMIZI YAŞAYAMIYORUZ .
Gelene gidene hizmet edip, ölenin nasıl öldüğünü(!) anlatmaktan.. Hatta iki ara
bir derede iki gıybetin belini kıran ve uzun zamandır birbirini görmeyip cenaze günü
inceden ince sohbet kaynatan akrabadan..
Yanyana izdihamla oturup cenaze
kalkmadan ikram bekleyen komşulardan..

Dert ettiğinden değil de, sırf merakını
tatmin için cenaze sahibini konuşturanlar..
Ahhh o pideler, illa kıymalı olmalı helva
öyle kavrulmaz! İçine çam fıstığı da
atılmalı..

Ölenin kıyameti kopmuş arkada
dulu yetimi kalmış kimin umurunda?..
İlk perşembesi, yedisi, kırkı, elli ikisi.
40'ı okutulurken bi sarma sarılmazsa
konu komşu ne der?..
Tavuk yerine kırmızı et koyulursa
bir de aman aman.. O tabaklar
nasıl gururla taşınır!..

Hanımlar!
Ne kadar çirkinleştik farkında mısınız?😔😔

Bir de son moda olarak kokulu taş tespih mıknatıslı magnet dağıtma çılgınlığı başladı
ki, dağıtmayanı dövüyorlar desem
abartmış olmam.

Yahu İNSAN ÖLMÜŞ İNSAN...!!
Belki kabirde kemikleri birbirine geçti
azaptan, sen onun adına kokulu taş
dağıtarak sevap mı umuyorsun
ey kardeşim...

Kim soktu bu çirkin işleri bizim fıtratımıza? Nasıl ölüm gibi ciddi bir işi
şaklabanlık malzemesi haline
getiririz?..

Hele mevlid kreasyonu şıklık yarışına hiç girmiyorum. Nerde ne altını varsa takmış
evin içinde topuklu terlikle geziyor
bir de elinde gülsuyu..

Yahu adam ölmüş adam!
Nerede acıyı paylaşmak, derde derman olmaya çalışmak.?
Cenazelerinizi festivale döndürdünüz
farkında değilsiniz.

Kaldi ki, nerde cenaze sahibine saygı
duymak ve insanları rahat bırakmak?
Evden ölüden önce pide lahmacun
yemek kokuları çıkıyor..
Cenaze sahipleri uyuşmuş bir vaziyette gelenlere tabak taşıyıp hizmet ediyor..
Ben bunu kabul edemiyorum dostlar!
Bu işleri siz başlattınız, bitirecek
olan da yine sizlersiniz...🤲🏻🤲🏻♥️♥️♥️

Dünyaya çok meyletmememek lazım ,
Nasibin yoksa mezar taşında adın bile olmuyor...
Ölüm Vuslat'tır. Sevenin Sevgilisi ile buluşmasıdır.
 
Döngülerde bir son yoktur, hep başlangıçlar vardır yalnızca başlangıçlar...
Son, bizim başlangıçlara taktığımız kötümser bir isim.
Sonu bitmez sanıyoruz, kötümserliğimiz bundan.
Asıl olan geride bıraktıklarımız değil, yaşadıklarımız.
Eksik bıraktıklarımız değil, tamamladıklarımız.
Bu hayatta ürettiğimiz en masum, en namuslu şey gözyaşlarımız.
Mutluluk bir süreç değil, bir an. Dondurulup saklanamayan.
 
Her insan öldüğünde bu söz gelir aklıma;

Yarına çıkacağımız bile kesin değilken
nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da
hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz.

Ne çok gönül kırıyor,
ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz...!
~
Doğan CÜCELOĞLU

Anısına Saygıyla
 

Geri
Üst