Lüzumsuz Bilgiler

fener09

Paylaşımcı
Katılım
5 Ekim 2024
Konular
23
Mesajlar
720
Tepkime puanı
882
Ne kadar gerekli veyahut ne kadar lüzumlu artık bilemedim siz karar verin paylaşımlar gelecek derleme yaptıkca nacizane

BİYOLOJİK SAAT NEDİR?

Canlıların vücutlarındaki metabolik etkinlikler, gün-lük güneş ışığı miktarına ve güneş ışığının alınabil. me saatlerine göre belirli bir döngüyü izliyor. Bazı bitkilerin çiçeklerinin açılıp kapanması, bazı hayvanların geceleri ak-tif hâle geçmesi, uyku-uyanıklık döngülerinin ayarlanması, buna verebileceğimiz en güzel örneklerdir.
Özellikle hormon salgılarının böyle 24 saatlik ritimler halinde düzenlenmesi, "biyolojik saat" olarak adlandırılıyor. Herhangi bir nedenden ötürü bu döngüde düzensizlik ya-şanması da, biyolojik saatin şaşırmasına neden oluyor.Çok genel bir örnek vermek gerekirse; uzun mesafeler ara-sında yapılan uçak seyahatlerinde yaşanan "jet lag" olayı, bi-yolojik saatin şaşırmasından dolayı ortaya çıkan bir durum-dur. Çünkü 24 saatlik zaman dilimi içinde belirli saatlerde en yüksek ya da en düşük seviyeye ulaşan hormonlar, varılan yeni zaman diliminde yanlış saatlerde seviye değişimi göster-miş oluyor. Yeni zaman dilimine alışıncaya kadar da, vücut bir anlamda sersemliyor.

İNSANLAR KARANLIKTAN NEDEN KORKAR?

Elektrikler kesildiğinde içimizi bir korku kaplar rafımızı rafımızı daha dikkatli gözlemlemeye başlarız. En ufak bir kıpırtı bile ürpermemize neden olabilir. Sadece elektrik kesildiğinde değil, karanlıkta kaldığımız zamanlarda hep korku duyarız. Peki, doğaya bu kadar hükmedebilen insa-noğlu karanlıktan neden korkar?
Doğal hayat içerisinde soyunu devam ettirmeye ve sağlık-lı nesiller yetiştirmeye uğraş veren bir canlı türü olarak çev-remizde ne olup bittiğini, bir sonraki aşamadaysa ne olup bitebileceğini bilme eğilimimiz bulunur. Daha açık olmak gerekirse, herhangi bir tehlike durumuna karşı hazırlıksız ya-kalanmamak adına sürekli ve tutarlı şartlar altında geleceği az çok tahmin ederek yaşamak isteriz. Anatomik ve fizyolo-jik yapımızsa karanlıkta iyi görüp çevremizi değerlendirmeye uygun değildir. Çünkü sabah uyanıp gece uyuyan bir türüz.Dolayısıyla, tehlikeleri karanlıkta duyumsamamız oldukça güç olduğundan karanlıkta tedirgin olma eğilimimiz vardır. Ancak, karanlık fobisi bambaşka bir durumdur. Fobiler, genellikle kalıcı ve kişiyi olağanüstü kaygılara sürükleyen mantık dışı korkuları kapsar. Fobilerin psikolojik ve biyolo-jik birçok nedeni olabiliyor. Psikologlar, fobilerin nedenini diğer kaygı rahatsızlıkları çerçevesinde değerlendirmeye ça-lışsalar da kişisel farklar fobilerin nedeninde büyük rol oynar.

24 AYAR ALTIN NE DEMEKTİR?

Hepimiz en az bir kere de olsa kuyumculara uğramı-şızdır. Ya da ekonomi haberlerinde kesinlikle karşı-mıza çıkmıştır. Altının 24 ayar olanından bahsederler. Diğer ayarlara göre daha da pahalıdır üstelik. Peki, fiyatlarda bile değişime neden olan bu 24 ayar ne demektir, biliyor musunuz?
Altının kimyadaki saflığı "yüzde” ile, mücevhercilikteki saflığı ise "karat” veya "ayar" terimleriyle ifade edilir. Buna göre 24 ayar altın %100 saf altını, 22 ayar ise %91,6 saf al-tını ifade etmektedir. 22 ayar altının %8,4'ü diğer metallerle tamamlanmıştır. Altına gümüşün ilavesi yeşilimsi, nikel ve platinin ilavesi beyaz, çinkonun ilavesi sarı ve bakır ilavesi de bakır miktarına göre sarıdan kırmızıya kadar değişen renkler kazandırır.
 
KARNIMIZ NEDEN GURULDAR?

Kiimi zaman arkadaşlarla otururken, sessizlikte bazen birisinin karnı guruldar ve bu gülüşmelere neden olur. Sanki karnın içinde çalışan bir makine varmış gibi gürültü çıkarır. Genelde karnımızın acıktığını düşünmemize neden olan karın guruldaması aslında sadece acıkmayla alakalı bir olay değildir. Mide, kaslı bir yapıya sahiptir ve sindirimde çok çeşitli görevleri vardır. Sürekli olarak kasılan, gevşeyen, hareket eden, çalkalanan ve sindiren bir organdır. Midemiz dolu olduğunda, tüm bu aktiviteler normal ilerle-yişini sürdürür. Ancak midemiz boş olduğunda da kasılma-lar devam eder. Bu kasılma hareketleri devam ederken, mide duvarlarının birbirine sürtünmesi sonucunda "karın gurul-daması" dediğimiz sesi duyarız. Bu bize, yemek yeme vakti-nin geldiğini hatırlatan bir sinyaldir. Ancak uzun bir süre aç kaldığımızda, kas hareketleri azalır. Bunun nedeni, vücudun açlık fazına girmesi ve sindirilmiş besinler yerine depo yağların kullanılmaya başlamasıdır.
Karnımızın guruldamasının diğer bir nedeni ise, midemiz boş olduğunda içine dolan havadır. Midenin hareketleriyle, içinde bulunan hava kabarcıklarının da ileri-geri hareket et-mesi sonucunda, guruldama sesi ortaya çıkar.

BOZUK PARALARIN KENARLARI NEDEN TIRTIKLIDIR?

Lidyalılar zamanında icat edilen para, ister madeni is ter banknot olsun, insan hayatına damgasını vuran en önemli sembollerden biridir. Kâğıt icat edilene dek altın, gümüş vb. kıymetli metallerden yapılan bozuk paralar kulla-nılırdı. O dönemlerin üçkâğıtçıları bu paraları kenarlarından kazıyarak, çok miktarda olmasa da, değerli madenleri biriktirir, parayı da tekrar kullanırlardı. Eski paraların tam yuvarlak ol-mamasının nedeni de budur. Tabii bu paraları tüccarlar kabul etmiyor ve halkın elinde kalıyordu. Bu sorunu çözmek için bozuk paraların kenarları tırtıllı yapılmaya başlandı. Bu tırtıllar sayesinde, paranın kenarının kazındığı hemen belli oluyordu ve kenarı kazınmış parayı kimse almıyordu. Bu ådet, günümüze kadar devam etti. Artık içinde değerli bir maden bulunmamasına rağmen, bozuk paralarımızın kenarlarında ya tırtıl ya da bir yazı vardır.
Paranın kısa bir tarihini geçecek olursak;

İlk bozuk para, M.Ö. 7. yüzyılda Anadolu medeni-yetlerinden Lidyalılar tarafından basıldı.

Dünyanın ilk büyük darphanesi Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane'de kuruldu.

M.Ö. 118'de deri para kullanan Çinliler, M.S. 806'da ilk kâğıt parayı yaptılar.

Batıda kâğıt paraların basılıp kullanılması 17. yüzyılın sonlarına rastlar.

İlk kâğıt paranın 1690'lı yıllarda ABD'nde Massachusetts Hükümeti, İngiltere'de ise "Goldsmith"ler tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve daha sonra diğer ülke merkez bankalarının kurulmasıyla da yaygınlaştığı görülür.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kâğıt paralar idari, sosyal ve yasal reformların gündeme geldiği Tanzimat Dönemi'nde tedavüle çıkarılır. İlk Osmanlı Banknotları, Ab-dülmecit tarafından 1840'da "Kaime-i Nakdıye-i Mutebere" adıyla, bugünkü dille "Para Yerine Geçen Kâğıt", bir anlamda para olmaktan çok faiz getirili borç senedi veya hazine bonosu niteliğinde düzenlendi. Matbaada basılmayan ve elle yapılan bu paraların her birine resmî mühür vurulurdu. Osmanlı Yö-netimi, 1842'den itibaren de matbaada para basmaya başladı.
 
bende bir kac soru mahiyetinde biseyler sorayim belki cevabini veren olur

1 boslukta olan her şey savrulurken kainat neden savrulmuyor

2. insan neden deprosyana girer ?

3 gece gunduzu kovalarken tam tersi olsa gunduz geceyi kovalasa nizam bozulurmu

4 kaynar su ustumuze dökülse bizi yakarken neden içtigimiz çay bizi yakmaz ?

5 insan yaşlandikca boyu kisalirda ölünce cesedi neden uzar ?
bunun gibi birsuru gereksiz sorular🤔🤔🤔
 
Kur'an bir sırdır, sırrın sırrıdır, sırlara inandıran bir sırdır. Humeyni
 
1.hücreler dokulari dokular organlari olusturuyor peki her hucre bir birinin aynisi iken nasil oluyorda her biri farkli bir organa dönüşüyor

2 insanın canli iken gezip dokasirda ölünce ayni cesed neden hareket etmez
elektirik versek ceset hareket edermi ?
3 her yagan kar tanesi neden bir birinin aynisi olmaz

4 tek yumurta ikizleri ayni dna ya sahipken neden parmak izleri farkli olur ?

5 günes ve ay veya mevsimler nasil olurda zaman sirlamasi hiç şaşmadan surekli devran eder ?
 
Son düzenleme:

Geri
Üst