Sitemizi ana ekranınıza bir web uygulaması olarak nasıl yükleyeceğinizi görmek için aşağıdaki videoyu izleyin.
Not: Bu özellik şu anda siteye yerleşik Safari tarayıcısını kullanarak erişmeyi gerektirmektedir.
*** karşılaştırma değil zaten memur emeklisi de normal emeklide katılabilir ankete yeterli yada değil şeklinde...Bu nasıl bir karşılaştırma emekli maaşı ile memur maaşı bir mi tabiki memurun maaşı bence yeterli en düşüğü 45 bin tl ortalama alanlar 50-60 binlira alıyor yanlış anket
o şükürü birazda kendileri bilse 600 tane garson hizmet veriyor sarayda israf o biçim memleketin sermayesi kendi aralarında dönüyorNANKÖR OLMA EMEKLİ
Nankör olma emekli ne istiyorsun,
Aldığın her nefes, soluk bedava,
Utanmadan bir de açım diyorsun,
Parklarda Çeşme’ler, suluk bedava
İster uzan, ister otur banklara,
Bakıverin İHA’lara, tank’lara,
Dua edin çift şeritli yollara,
Yürümek bedava, gezmek bedava.
Şükürü öğrenin, biraz şükredin,
Yeter gider heri kokusu et’in,
İşi, gücü siz misiniz devlet’in,
Ağlamak bedava, gülmek bedava.
Azık et ekmeği, koklayın çay’yı,
Ayakta atıştır, kaldır sofrayı,
Saray da yaşayan; içsin çorbayı,
Seyretmek bedava, bakmak bedava.
Yaşasan da olur, ölsen de olur,
Ekmeğine sabır; sürsen de olur,
Kendini Boğaz da görsende olur,
Hayaller bedava, düşler bedava.
Bizde onlara atlayacaz az kaldıiki defa emekli maaşını atladılar. herkesin dileği kabul olsun
SiiZZZZ o sarı öküzü 28 şubat surecinde mundar ettinizŞu bir gerçekki şaunda aktif olarak çalışanların emekli maaşlarını dert ettiğini hiç sanmıyorum. Ama unuttukları bir gerçek varki onlarda zamanı geldiğinde emekli olacaklar.
İşte bu bağlamda çalışanlarında emekli maaşlarının daha yaşanılabilir seviyelerde olması için bir şekilde destek vermeleri gerekmektedir.
Bu destek nasıl olur bilemiyorum belki sendikaları aracılığı ile yada kendi maaşları için yaptıkları olası eylem ve çağrıları aynen emekliler içinde yapmaları yerinde olur. Bu verecekleri destek nihayetinde ileride kendi alacakları maaşları için destek olacaktır.
Maaşlara gelince, toplum ne yazıkki iyi yaşam standartını sadece aç olmamak karnını doyurmak (yenilenlerin vasfı ne olduğu önemli değil sadece karın doysun yeterli) olarak algıladığı için aç değiliz ya gibi sesler bile duymak mümkün olabiliyor.
Her şeyin temelinde şükürcülük yatıyor. Elbette şükür önemli bir olgu ancak herşeye de şükür etmek oldukça yersizdir.
Bazı durumlarda şükür yerine neden benim yok, hata nerede? demek gerkiyor sanırım.
Yani şu aşağıda yazdığım A- ile B arasında geçen hayali konuşmaya hayatında rast gelmeyen yoktur sanırım.
A- Ooooo abicim nasılsın?
B-Şükür valla ne olsun.
A-İş güç ne alemde?
B-Çalışıyoruz işte şükür işler güzel.
A-Maaş falan iyimi ev kendinindi demi?
B-Maaş iyi valla asgari ücret işte şükür. Ev kira abi
A-Çoluk çocuk nasıllar? Kira kaç para yahu zor olmalı.
B-Çoluk çocuk iyi kız bu yıl liseyi bitirecek bakalım. Oğlan daha küçük ana kuzusu. Kira 14 Bin bakalım öbür ay zam gelecek ne olacak görücez.
A-????????
B- Şükür işte iş var güç var karnımız doyuyor daha ne olsun?
İşte bu yukarıdaki konuşma her zaman toplumumuzda hep rastladığımız bir konuşma.
Ne yazıkki insanlarımız ucuza bulduğu yada memleketden getirttiği (ki varsa köyde akrabaları) bir çuval patates işte zeytindir salçadır vs. yiyeceklerle ömürlerini geçirmeyi ve sadece karınlarının doymasını iyi bir yaşam standartı olarak görüyor.
Düzelirmi derseniz. Ne maaşlar nede bu yukarıda anlattığım hayata bakış açısı düzelmez. Ben bildim bileli böyleydi ve böyle de kalacak.
Şimdi aile reisini düşünün (genelde baba olur)
Baba çalışmıyor (üretim yok) evdeki herşeyi satmış. Evi onlardan gelen paralarla geçindirmiş bir süre işte ev halkıda sanmışki oooo para çok baba çok iyi para getiriyor eve. Ancak Evde ne buzdolabı var ne ocak var hepsi gitmiş. Üzerine baba birde savurganlığına devam ediyor. Ev halkına sadece günde bir dilim ekmek 3 zeytin veriyor. Ev halkı aç değil işte doyuyorlar. Buna rağmen kendisi her gece bar pavyon gezmeye devam ediyor. Savurganlığından ödün vermiyor.
Bu aile açmı? Değil. Açıktamı? Değil.
Ama işte bu çoluk çocuk babamız herşeyimizi sattı ne olalcak halimiz demiyor. Şükür diyor.
Neyse daha fazla uzatmayayım bir dokun bin ah işit yazısı oldu.
Buraya kadar okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederim.
NOT: be ihtiyar bu kadar yazdın çözüm nedir en azından sen olsan ne yapardın diye bana soracak olursanız, Sarı öküz hikayesini okuyun derim.
Haklısınız.Şu bir gerçekki şaunda aktif olarak çalışanların emekli maaşlarını dert ettiğini hiç sanmıyorum. Ama unuttukları bir gerçek varki onlarda zamanı geldiğinde emekli olacaklar.
İşte bu bağlamda çalışanlarında emekli maaşlarının daha yaşanılabilir seviyelerde olması için bir şekilde destek vermeleri gerekmektedir.
Bu destek nasıl olur bilemiyorum belki sendikaları aracılığı ile yada kendi maaşları için yaptıkları olası eylem ve çağrıları aynen emekliler içinde yapmaları yerinde olur. Bu verecekleri destek nihayetinde ileride kendi alacakları maaşları için destek olacaktır.
Maaşlara gelince, toplum ne yazıkki iyi yaşam standartını sadece aç olmamak karnını doyurmak (yenilenlerin vasfı ne olduğu önemli değil sadece karın doysun yeterli) olarak algıladığı için aç değiliz ya gibi sesler bile duymak mümkün olabiliyor.
Her şeyin temelinde şükürcülük yatıyor. Elbette şükür önemli bir olgu ancak herşeye de şükür etmek oldukça yersizdir.
Bazı durumlarda şükür yerine neden benim yok, hata nerede? demek gerkiyor sanırım.
Yani şu aşağıda yazdığım A- ile B arasında geçen hayali konuşmaya hayatında rast gelmeyen yoktur sanırım.
A- Ooooo abicim nasılsın?
B-Şükür valla ne olsun.
A-İş güç ne alemde?
B-Çalışıyoruz işte şükür işler güzel.
A-Maaş falan iyimi ev kendinindi demi?
B-Maaş iyi valla asgari ücret işte şükür. Ev kira abi
A-Çoluk çocuk nasıllar? Kira kaç para yahu zor olmalı.
B-Çoluk çocuk iyi kız bu yıl liseyi bitirecek bakalım. Oğlan daha küçük ana kuzusu. Kira 14 Bin bakalım öbür ay zam gelecek ne olacak görücez.
A-????????
B- Şükür işte iş var güç var karnımız doyuyor daha ne olsun?
İşte bu yukarıdaki konuşma her zaman toplumumuzda hep rastladığımız bir konuşma.
Ne yazıkki insanlarımız ucuza bulduğu yada memleketden getirttiği (ki varsa köyde akrabaları) bir çuval patates işte zeytindir salçadır vs. yiyeceklerle ömürlerini geçirmeyi ve sadece karınlarının doymasını iyi bir yaşam standartı olarak görüyor.
Düzelirmi derseniz. Ne maaşlar nede bu yukarıda anlattığım hayata bakış açısı düzelmez. Ben bildim bileli böyleydi ve böyle de kalacak.
Şimdi aile reisini düşünün (genelde baba olur)
Baba çalışmıyor (üretim yok) evdeki herşeyi satmış. Evi onlardan gelen paralarla geçindirmiş bir süre işte ev halkıda sanmışki oooo para çok baba çok iyi para getiriyor eve. Ancak Evde ne buzdolabı var ne ocak var hepsi gitmiş. Üzerine baba birde savurganlığına devam ediyor. Ev halkına sadece günde bir dilim ekmek 3 zeytin veriyor. Ev halkı aç değil işte doyuyorlar. Buna rağmen kendisi her gece bar pavyon gezmeye devam ediyor. Savurganlığından ödün vermiyor.
Bu aile açmı? Değil. Açıktamı? Değil.
Ama işte bu çoluk çocuk babamız herşeyimizi sattı ne olalcak halimiz demiyor. Şükür diyor.
Neyse daha fazla uzatmayayım bir dokun bin ah işit yazısı oldu.
Buraya kadar okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederim.
NOT: be ihtiyar bu kadar yazdın çözüm nedir en azından sen olsan ne yapardın diye bana soracak olursanız, Sarı öküz hikayesini okuyun derim.
Okadar olumsuzluk ekonomik kriz... Kemal'inizle atlayamadınız....Kendisi çekilene kadar asla atlayamazsınız... Velev ki öyle birşey olsa dahi en fazla 4. Ayda erken seçim olur. Keza Senin ulu önder dediğine ortağın soykırımcı diyor... Atlamak için el ele tutuşanlar birbirlerinden nefret eden birbirindenn tiksinen tayfalarBizde onlara atlayacaz az kaldı![]()